SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 4828 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ أَنَّ مُحَمَّدَ بْنَ جَعْفَرٍ حَدَّثَهُمْ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ عَقِيلِ بْنِ طَلْحَةَ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا الْخَصِيبِ عَنْ ابْنِ عُمَرَ قَالَ جَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَامَ لَهُ رَجُلٌ مِنْ مَجْلِسِهِ فَذَهَبَ لِيَجْلِسَ فِيهِ فَنَهَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ أَبُو دَاوُد أَبُو الْخَصِيبِ اسْمُهُ زِيَادُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ

 

İbn Ömer (r.a.)'den demiştir ki:

 

Bir adam, Rasûlullah (s.a.v.)'in huzuruna gelmişti, (orada bulunan) Başka bir adam da ona (yer vermek üzere) ye­linden kalKtı. Bunun üzerine (adam kendisine verilmek istenen) bu yere oturmak üzere (oraya doğru) yürüdü. (Fakat) Rasûlullah (s.a.v.), hemen onu (oraya oturmaktan) nehyetti.

 

 

izah:

Ahmed b. Hanbel. 11. 85, 89, 102, 121, 124. 126, 149.

 

Ebu Davud der ki: (Bu hadisi Hz. ibn Ömer'den rivayet eden) Ebü'l- Hasib'in adı Ziyadlbn Ahdurrahmari dır.

 

Bir kimsenin diğer bir kimsenin elbisesine eliyle  dokunması onu rahatsız edebilir. Özellikle kirli ellerle dokunulduğu zaman rahatsız olacağında şüphe yoktur.

 

Binaenaleyh bir insanın başka bir insanın malında izinsiz olarak tasarrufta bulun­ması caiz olmadığına göre izni olmadan elbisesine dokunmak da caiz olamaz. Çünkü izinsiz olarak bir kimsenin elbisesine dokunmak bir anlamda o elbisede izin­siz olarak tasarrufta bulunmak demektir.

 

Bazı çocuklar ise elbiselerine başkalarının dokunmasından memnun olurlar. Bu gibi çocukların ve elbisesine dokunulmasından dolayı rahatsız olmayacağı bilinen kimselerin elbisesine dokunmakta ise bir sakınca yoktur.

 

Metinde geçen "kişinin, (kendi gönlüyle) giydirmediği kimsenin el­bisesi" sözüyle kasd edilen kişinin elbisesinin kendine ait özel bir malı ol­duğu ve o malda başka bir kimsenin izinsiz olarak herhangi bir tasarrufta bulunmaya hakkı olmadığıdır.

 

Aynı şekilde bir mecliste, bir yere oturan kimse de muvakkaten de ol­sa meclise devam ettiği sürece, orada oturmaya hak kazanmıştır.

 

Fıkıh ulemasının açıklamasına göre, meclise sonradan gelen bir kim­senin kendisine gönül rızasıyla yer veren kimsenin yerine oturması caiz olmakla beraber oturmaması daha evlâdır. Çünkü:

 

a. O kimse utandığı için yerini vermiş olabilir.

 

b. Yerinden kalkan kimse meclisin feyzinden ve orada konuşulan ilim ve hikmetten mahrum edilmiş olur. Bu bakımdan da vera ve takva yönünden oraya oturmamak daha isabetli ve ihtiyata daha uygundur. Bi­naenaleyh hadisteki nehy tahrim için değil, kerâhet-i tenzihiyye içindir. Fakat yerini veren kimsenin bu işi isteyerek yaptığından emin olunduğu takdirde bu ricasını kabul etmekte bir sakınca yoktur.

 

Fakat, bir kimsenin diğer bir kimseyi kaldırarak yerine oturması ha­ramdır. Asla caiz değildir.

 

Nitekim bu konuda: "Herhangi biriniz bir (din) kardeşini oturduğu yerden kaldırıp sonra ortaya oturmasın" buyurulmuştur.  Buhari, İsti'zan, cuma, Müslim, selam; Tirmizî, edeb, Dârimî, isti zan; Ahmed b. Hanbel 11,17, 45, 338, 438, 523, V, 48.

 

Netice itibariyle mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerif bir anlamda; "Hayvanın ön tarafına binmeye en müstehak olan hayvanın sahibi­dir"153 mealindeki hadis-i şerife benzemektedir.

 

Öyleyse, meclise sonradan gelen bir müslüman başka birini yerinden kaldırıp oraya oturmaktan sakınmalı, o meclise, önceden gelen kimseler de sonradan gelip de oturacak yer bulamayan kimselere yanlarında yer açmalıdırlar. Bunun içindir ki yüce Allah Kur'an-ı keriminde "Ey iman edenler, size meclislerde: Yer açın denilince, yer açın ki Allah da si­ze açsın, kalkın, denilince de kalkın ki Allah içinizden iman etmiş olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır."[Mücâdele 11]